Zulme Karşı Birlik Konseri’nde KUTÜSCH Adına Yapılan Konuşma Metni
Değerli dostlar,
Bern
Alevi Kültür Merkezi (BAKM) ile Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği’nin (KUTÜSCH)
birlikte organize ettikleri „Zulme Karşı
Birlik Konseri“ne hoş geldiniz, gelen herkese teşekkür ediyorum.
İki
teşekkürüm daha var. Birinci teşekkürüm;
Kardeş Türküler ve Erdoğan Emir’i Anadolu ve Mezopotam’yadaki sanatsal
gelişmelere yaptıkları katkılarından ve gecemize iştirak etmelerinden dolayı
derneğimiz Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği (KUTÜSCH) adına kutluyorum,
kendilerine teşekkür ediyorum.
İkinci teşekkürüm; Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği (KUTÜSCH) 28
Şubat 1988’de kuruldu. Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği’nin amacı, farklı
toplumsal güçlerin bir araya getirilmesi, karşılıklı olarak kültürlerinin,
tecrübelerinin ve mücadelelerinin canlı yönlerinin birliğini sağlamak yolunda
katkı sunmaktır, birleştirici olmaktır. İnsanlar arasında din ve milliyet
gözetmeden dostluk ve kardeşliği pekiştirmektir. KUTÜSCH, yarım asırdır yaşayan
bir dernek; bir hafta sonra derneğimiz 25. yılını dolduracağından, bu güne
kadar derneğimize katkıları olan herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Bu
iki teşekkürden sonra iki konuya değinmek istiyorum. Birinci konu; sermayenin dünya egemenliği ve bu dünya
egemenliğine karşı mücadeledir. Günümüzde ülkelerin ulusal pazarları
kaynaşmış ve dünya pazarı oluşmuştur. Dünya pazarına hakim bir dünya sermayesi
mevcuttur. Dünya ekonomik olarak bütünleşirken, burjuva ulusal devletlerin
birleştirilmesi söz konusu değildir; tam tersine Yugoslavya veya Irak örneğinde
veya bugün Suriye yarın Türkiye örneğinde gördüğünüz veya görebileceğiniz gibi,
tek tek devletler şu veya bu kimlik, şu veya bu din temelinde
parçalandırılıyor, “Kültürler Savaşı“
dedikleri kimlikler arası kavga alevlendiriliyor. Eski Yugoslavya döneminde
kendine özgü parlementosu olan ve merkezi yönetimde de temsil edilen 1 milyon
800 bin nüfusa sahip Kosova dahil, Slovenya, Hırvatistan, Makedonya,
Bosna-Hersek, Karadağ Cumhuriyeti ve Sırp Cumhuriyeti olmak üzere 7 devlet kurulmuştur. Yanlış anlaşılmasın, asıl sorun
onların ayrı devlet kurması değil, fakat biribirine düşmanlaştırarak,
boğazlaştırarak parçalamak bizim için, insanlık için zararlıdır. Irak’ta yine
ABD eliyle üç başlı bir canavarı andıran üç başlı bir ortam yaratıldı: Kürtler,
şiiler ve sünniler. Bombalamaların ve insan ölümlerinin olmadığı, zulümlerin
yaşanmadığı gün yoktur, Irak‘ta.
“Kültürler
Savaşı” çerçevesinde Kuzey Kürdistan ve Türkiye’ye gelince: Bu topraklarda korkunç
bir zulüm var. Elbette zulme karşı mücadele şarttır: Mevcut sistemde kürtler,
türkler ve aleviler eşit haklara sahip olmalı. Kürtler, aleviler, bir bütün
olarak halklar zulüm altında. Sorunlarımızı çözmek gerekiyor. Olumsuz değil
olumlu bir çözüm, negatif değil pozitif bir çözüm gerekiyor. Fakat sorunu
çözmek adına halkları düşmanlaştırmak, daha kötü bir yere, barbarlığa doğru
götürmek kabul edilemez. Bu anlamda hoşnut olmadığımız bir durumdan daha da
kötü bir duruma, eskiyi aratan bir
barbarlık ortamına sürüklüyorlar bizi. Türkiye kendi başına bir devlet değildir,
bağımsız değildir, tüm önemli kararlar dışarıdan, Waşington ve Londra hattından
verilmektedir. Waşington-Londra hattının emriyle 14 yıl önce 15 şubat 1999’da sayın
Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte sürecin giderek kötüleştiği, bir iç
savaşa sürüklendiği bir dönemdeyiz. Bu süreci ve mevcut gidişatı çok tehlikeli
buluyoruz. Gidişatı kınıyoruz.
Dünya egemenlerinin halklara oynadıkları oyunları
boşa çıkartmak, onların dünya egemenliğini yıkmak, insanı insana
yabancılaştıran/düşmanlaştıran kapitalizmi aşmak için bir dünya gücüne,
kapitalizm karşıtı radikal bir dünya hareketine ihtiyacımız var. Yeri gelmişken
belirtmeden geçemeyeceğim: kürtlerin, türklerin, alevilerin ve sol hareketlerin yeri sistem içi kamplaşma
oyununa gelmeden, sistem karşıtı bir güç oluşturmaktır.
Dünya egemeni güçlerin, farklı kimlikleri birbirine
karşı kullanarak halkları birbirine düşürmeyi ve bu şekilde düzenlerinin
devamını sağlamaya çalıştıklarını belirttik. Bizim topraklarda da 3 K karşıtlığı yapılarak, bu üç K düşman gösterilerek halklar karşı
karşıya getirilmek isteniyor: Kürtler,
Kızılbaşlar, Komünistler. Ben hem kürdüm, hem kızılbaşım hem de komünistim.
Fakat bu oyuna gelmemek ve bu oyunları boşa çıkarmak için dini veya milli
kimlikler yerine insan kimliğini başa almak, bir araya gelmek ve mücadeleyi
yükseltmek gerektiğine inanıyorum. Bir meclis toplantısında „Bu topraklarda
yaşayan iki halk var: Kürtler ve Türkler. İkiside eşit haklara sahiptir“ diye
bir karar çıkartılsa ve buna göre bir anayasal değişilik yapılsa ve uygulansa,
kürtler ile türklerin düşmanlaştırılmasının önü kesilir. Fakat bunu yapmak
yerine çözüm deyip çözümsüzlük, demokrasi deyip diktatörlük, barış deyip savaş
ortamını yaratan, Büyük Ortadoğu Projesi tarafından yönlendirilen, bir iktidar ile
karşı karşıyayız. Sorunlarımızın çözümü ve zulümlerin yok oluşu, kapitalizmi
aşmaktan geçiyor.
İkinci
konuya gelince: belirtmek isterim ki, ilkel Komünal Toplum, Köleci Toplum, Feodal
Toplum’dan sonra insanoğlu şimdi Kapitalist Toplum’u yaşıyor. Kapitalist
Toplum’unda tıpkı kendisinden önceki toplumlar gibi yerini kendisinden sonraki
topluma bırakmak üzere Mikroteknolojik Devrim ile birlikte yaşamının son
dönemine girdiğine, tarihsel ve fiziksel sınırlarının sonuna geldiğine
inanıyorum. Bu güne kadarki tarih, insanlık öncesi tarihtir. Yani insanın
insanlık ile buluşamadığı, insani değerlerinin ayaklar altına alındığı bir
tarihtir. Bu insanlık öncesi tarihe damgasını vuran güçlünün güçsüze olan
zulmüdür. Erkeğin kadına, zenginin fakire, sömürenin sömürülene zulmünün hakim olduğu mevcut sisteme artık ne
insanlar ne de doğa dayanacak durumdadır.
Kapitalizmin
yok olmasıyla birlikte sömürü ve zulüm tarihinin son bulacağına, insanlık
tarihinin başlayacağına, sınıfsız-sömürüsüz bir dünya toplumu yaratılacağına, insani
değerlerin toplum yaşamına damgasını vuracağına, insanın kendisiyle ve doğayla
barışık yaşayacağına inanıyorum ve bu inançla Zulme Karşı Birlik Konseri’nde hepinize gönlünüzce eğlenceli bir
gece geçirmenizi diliyorum; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum; dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum.
Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği (KUTÜSCH) adına
dernek başkanı Sadık Kolusarı
(Zulme Karşı Birlik
Konseri, 16 şubat 2013)dernek başkanı Sadık Kolusarı