Erkekler Sorunlarini Anlatiyor



11 kasım 2007 tarihinde “Erkekler Sorunlarını Anlatıyor“ konulu toplantıda dile getirilen görüşlein özeti:

Hasan:

İnsanların yaşamlarında tanrının rolü büyük olmuştur ve halen tanrının egemenliğinde yaşıyorlar. İnsanlar doğa gücü ile karşılaştıklarında dişı tanrılar yerlerini erkeklerin kaba gücüne bırakmıştır. Bundan böyle tanrılar erkekleştirilmiştir. Yapılan yasalar da erkekler lehine kadınlar aleyhine olmuştur… Mülkiyet hırsı, kadınların mülkiyet olarak görülmesine kadar vardırılmıştır… Tanrıya tapınma sistem yasalarına engel olunca Avrupada dinde reforma gidilmiştir… Günümüzde kadın veya erkek haklarından ziyade insan hakları öne çıkmıştır…

Hamit:

Erkek sorunu sistemsel bir sorundur. Bu sorunu daha çok Kürdistandaki erkek sorunlarıyle bağlantılı olarak anlatmaya çalışacağım… Sınıflı toplumda erkek her yönden baskı altındadır. Aile onun için deşarz yeridir, nefeslenme yeridir. Bu anlamda erkeğin aileden kopmak istemesi genelde beklenemez… Hep kuşatma altında yaşayan kürtlerde dil bile ellerinden alınmıştır. Böylesi bir ortamda erkek olmak hiç de kolay değildir. Kürtlerdeki toplumsal yaşam aşiretçiliktir. Herşeyi elinden alınmış bir toplumda, erkeğin tek sahip olduğ şey kadınıdır. Onu malı, namusu ve egemenlik alanı olarak görür. Onun erkekliğı kadına sahip olmakla sınırlıdır. Namus ve iktidar bacak arasına sıkışıp kalmıştır…Egemenliğin kadından erkeğe geçişinde kadınlar büyük bir direniş göstermiştir. Özel mülkiyet sınıfları, aileyi ve devleti yaratmıştır. Kadın köle durumuna gelirken, erkek özgürleşememiştir. Erkeklerin özgürleşmesi, toplumsal zincirleşmeden yani özel mülkiyet, aile ve devletten kurtulmasını gerektiriyor. Özgürlük, zorunluluğun aşılmasıdır. Yer çekimine karşı uçak, suya karşı geminin bulunması zorunluluğun aşılmasına örneklerdir… Nasıl ki bir ulusu ezen başka bir ulus özgür olamazsa, bir cinsi ezen başka bir cinsde özgür değildir…

Remzi:

Bir taraftan feodal ilişkilerimiz diğer taraftan sevgi ve mantığa dayalı ilişkilerimiz vardır. Görücü usulü, istek dışılılık, evliliği kurtuluş olarak, neslin devamı olarak, cinsel arzularını giderme olarak görme gibi olgular feodal ilişkilerimize aittir. Aşk, sevgi, maddiyat ve cinsel arzularını giderme gibi olgular ise sevgi ve mantığa dayalı ilişkilerdir. Benim görebildiğim, en iyisi severek birlikte yaşamaktır… Kadın-erkek ilişkisi, coğrafik bölge, cinsellik, çocuk, akraba, çevre, teknoloji, ekonomi, din gibi fenomenlerin baskısı altındadır. Evlilik sözleşmesi de yani atılan imza da bu baskılardan biridir ve boşanma esnasında erkeklere büyük yükümlülükler yüklemektedir… Sorunlarımızı çözebilmek çok zor. Fakat eşitlik ve özgürlük, kendimizi diğerrinin yerine koyma, diğerinin de birey olduğunu kabullenme, biribirimizi dinleme ve anlamaya çalışma birlikte yaşamı kolaylaştırıcı etmenlerdir… Sınırsız özgürlük olmaz. Karşılıklı sorumluluğun olduğu yerde ne erkek ne de kadın sınırsız özgür olamaz…

Dinleyiciler:

Konuşmacılar iyi detaylı hazırlanmakla birlikte, erkek sorunlarına değimekten ziyade kadın sorunları ve erkeğin tarihteki rolü öne çıkarıldı… Erkeklerin en büyük sorunu varmış olunan sapıklıktır. Porno dünya çapında en çok gelir getiren sektörlerden biri haline gelmiştir. Erkekler üstlendiği ve bugün sapıklık derecesine varan tarihsel erkek rolünden kurtulmadan özgür olamaz. Erkeğin rolü sistemseldir, daha bu günden herkes kendisinden başlayarak bu baskıcı, kadına, çocuğa ve doğaya tecavüzcü rolü terketmelidir… Sınırsız özgürlük sınırsız insandışılık anlamına gelmez. Sınırsız özgürlükte tehlike yoktur… Konuşmacılara ve dernek yönöetimine teşekkür ederken, bu gibi toplumsal konuların işlenmesine devam edilmelidir diyoruz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gidişat neyi gösteriyor?, Sadik Kolusari